26 Aralık 2015 Cumartesi

Merhaba Altın Yürek...

 Merhaba Altın Yürek. Şu anda ne sana mesaj atmak ne de sesini duymak istemiyorum. Çünkü o masaya dönmek için can attığını biliyorum. Bu yüzden de kendimi kötü hissediyorum. Mesaj atsam ardı arkası kesilmicek sayfalarca yazasım tutacak sen de rahatsız olup bunu trip olarak algılayacaksın ve yine bir şekilde gözünde suçlu olcam. O yüzden aklıma burası geldi. Bilirsin ben sadece üzgün olduğum zamanlarda yazarım. Belki üzüldüğümü hissettiğinde buraya bakarsın. Ben de sen arkadaşlarınla dışarıdayken sana rahatsızlık vermemiş trip atmamış olurum. Ya da bana niye böyle yapıyorsun diye soruyorsun ya...  Hani her gece sinirleniyormuşum her gece sana kızıyormuşum. Belki bura sayesinde nedenleri, niyeleri öğrenirsin.
 Az evvel bir telefon konuşması yaptık. Senin hangi koşullar altında benimle konuştuğunu bilemem tabi fakat şimdiye dek yaptığımız en kötü en hissiz en duygusuz konuşmaydı. Dedim ya kavgayı bile yeğlerim. Karşımda bir bot varmış gibi hissettim. Sanki seni benle konuşmaya zorlamışım gibi. Oysa ki ne zorlamıştım ne de bişe... Senin arkadaşlarınla dışarda olduğunu bildiğim için annem daha az evvel gitmiş olmasına rağmen ne mesaj attım ne de aradım. Gün boyunca senin istediğini zannettiğim için ders aralarında aradım fakat sen müsait değildin. Dershaneden çıktığımda aradım yemek yiyorum dedin. Uzun lafın kısası bugün hiç sesini duyamadım. Uyuduğumu söylemek bir seni seviyorum duymak için aradım. Olmadı. Beni öylece uyuttuğuna inanmak istemedim.
 Beni artık az çok tanıdığını düşünüyorum. Çünkü ben senin kaşının kenarındaki küçük çizginin belirmesinden bile hangi ruh halinde olduğunu anlayabiliyorum. Sesimdeki net burukluğu duyduğun halde ya sallamadın ya da senin için o an önemli değildim. Diyorum ya kavga yeğdir diye. En azından kavga ederken karşıdakini önemsediğin için kopar o kavga...
 Artık bazı şeyler değişiyor. Kendi kendime itiraf etmezsem değişmez diye düşündüm ama mesafe 2 saatcik bile olsa zarar veriyor. Ben kendi kendime üzülüyorum sadece.
 Atsam mı atmasam mı şunu okur musun sonuna dek onu bile bilmiyorum. Okusan önemser misin, bazı şeyler değişir mi, empati yapıp beni anlar mısın yoksa yine tabi ki ben mi suçlu olurum hiç bilmiyorum...
 Seninki gibi sadece kuru bir: İyi geceler.